Genel HaberlerManşet
Ahmet Besler’i kaybettik
Türk Voleybolunun, Burhan Felek’in unutulmaz sporcusu, fotoğrafçısı, arşivcisi, yorumcusu ve daha bir çok şeyi…
Ahmet Besler’i nasıl anlatalım?
Aynı, bu büyük acımızı da anlatamayacağımız gibi voleybola hizmetlerini saymakla bitiremeyeceğimiz bir büyüğümüzü kaybettik.
Başta ailesinin ve sonra da voleybol ailemizin başı sağ solun.
Ahmet Besler’e Allah’tan rahmet diliyoruz.
Voleybol Aktüel
NOT: Cenaze bilgisi belli olduğunda paylaşacağız.
Ahmet Besler Kimdir?
27 Aralık 1949 yılında Eskişehir’de doğdum. Babamın bankacı oluşu dolayısıyla Eskişehir, Adana, Kocaeli, Edirne ve İstanbul illeri ve İstanbul’da ilk durak Üsküdar Doğancılar.
Tam olarak hatırlayamıyorum. Bir anda kendimi Prof.Dr.Reşat Kaynar’ın bahçesinde voleybol oynarken buldum. Erdoğan Candan, Engin Korkutoğlu, Ali Erkin Gülel, Günaç Gürkaynak, Cahit Erdoğuş, Ergun Orhon, Yavuz Kaynar ve benimde dahil olduğumuz ekipten takım oluştu.
Reşat Bey çocuklarını sokağa göndermek yerine bizleri bahçesine kabul ederek, arkadaşlık denen olguyu bize öğretmiştir. Satranç, masa tenisi, dama oynamayı orada öğrendik ve kaliteli müzik dinleyicisi olmamıza katkıda bulundu. Dean Martin, Frank Sinatra, Elvis Presley, Ella Fitzgerald, Louis Armstrong gibi ünlülerin long playlerini defalarca dinlerdik.
Hava uygun olunca da hep beraber yaptığımız tek şey voleybol oynamaktı. Hepimiz mahallemizin takımı Üsküdarspor Klübü’nde lisanlı oyuncu olduk. Voleybol hayatımda unutamadığım güzelliklerin başından İmrahor’daki kahvenin sahibi Nihat Artuner’in başarı primi olarak bana verdiği (2.mevki vapur talebe biletidir. 15 kuruş… Bunu hiç unutamam. Bu o imkansızlıklar içinde yaratılan “İmkan”dır.) Galiba yıl 1964…
Ortaokulu bitirip en yakın okul olan, Haydarpaşa Lisesi’ne başladım. Dersten fazla beni voleybol ilgilendiriyordu. Hemen okul takımı oluştu. Ateş Hoca’nın (Muzaffer Tunçalp) kurduğu takımda; Necdet Bakırcıoğlu, Ahmet Özkan, Deniz Esinduy, Sermet Hotiç’le beraber zımba gibi takım olmuştuk.
Bizim okulun 100 metre uzağında Kadıköy istikametinde Haydarpaşa Sanat Enstitüsü’nde mahalle ve takım arkadaşlarım Cahit Erdoğuş, Ali Erkin Gülel, Mustafa Kocaer, Müfit Şenkal oynuyordu. Bu tatlı rekabet voleybolumuzun ve arkadaşlığımızın gelişimine çok yardımcı oldu. O yıl liseler finalini Saint Joseph’le oynadık. İbrahim Vuran, İsmail Vuran, Şemsettin Üstündağ, Mehmet Toydemir, Tuna Kavur, Yalçın Özüekren’li kadro bizi 3-2 yenerek şampiyon oldular.
Voleybol sayesinde arkadaş sayısı giderek artmaya başlamıştı. Daha sonra Altunizade semtinde Altınyurt Kulübü’nün yaz turnuvasına katıldık ve voleybol hayatımızı çepeçevre sardı. 1 yıl Üsküdar genç takımında oynadıktan sonra devamlı A takımda İstanbul 1.liginde oynadık. O zaman Türkiye Ligi kurulmamıştı. Voleybol lisanslarımızda eltopu ve voleybol federasyonu yazardı. Yani bir nevi bizler milattan önceye ait oyuncularız.
Takip eden yıllarda Ali Erkin Gülel, Erdoğan Candan ve Cahit Erdoğuş’un İETT’ye transferi dolayısıyla takımın gücünün yarısı yok oldu ve biz de o yıl küme düştük. Bakırköy Spor Kulübü başkanı Cahit Aybek beni ve 1-2 arkadaşımı Bakırköy takımına transfer etti. İki yıl orada oynadıktan sonra ligin güçlü takımlarından Rasimpaşa’ya transfer oldum. Oktay Kökden, Abdullah Sezer, Muhsin Gökmen, Aral Sürek gibi güçlü oyunculardan oluşan takımımız Galatasaray hariç herkesi perişan ederdi. Daha sonra askere yani dosdoğru Muhafızgücü’ne gittim. O yıl Türkiye ligi başladı ve ilk şampiyon Galatasaray oldu. İlhan Çetinkaya, Murat Över, Fikret Saygınsoy, Mehmet Akpınar, Oyman Atabay, Tek Bacak Mustafa gibi oyunculardan kurulu takımımız galiba o yıl lig 5 veya 6 oldu.
Askere gitmeden önce baba mesleği bankacılığa başlamıştım. Askerden dönüşte voleyboldan profesyonel olarak gelecek bulamayacağımı düşünerek bankacılığa ağırlık verdim. Daha sonra İstanbul mahalli kümede tekrar Üsküdarspor takımına dönerek amatör olarak gücümün yettiği kadar oynadım. 1990 yılında Ferah Gözkaman’la evlendim. 1991 yılında oğlum Doruk doğdu. 1995 yılında uzun yıllar çalıştığım Pamukbank’tan emekli oldum.
1967 yılından beri Fenerbahçe’de yaşıyoruz. Bankacılık dolayısıyla uzun süre ara verdiğim voleybol sevdasına 2006 yılında tekrar döndüm, hayatımın büyük bir bölümü salonlarda geçiyor. Voleybolcu eskisi bir (ağabey, amca, dede ) olarak, bir nevi gazetecilik yaparak gönlümü eğliyor çektiğim fotoğraflar yazdığım yazılarla voleybola hizmet ediyorum.
Ayrıca ilgilenen dostlara duyurulur. Digital ortamda ağırlıklı olarak rock ve jazz olmak olmak üzere 400.000’den fazla parça arşivimde var. Hepinize sevgiler
Voleybolun Unutulmazları – Gülnur Görgün